Arnold Schönberg


Arnold Schönberg




(13 Eylül 1874, Avusturya - 13 Temmuz 1951, ABD)


Arnold Schönberg;

20. yüzyıl müziğinin en önemli yenilikçilerinden biri ve 12 ses yönteminin bulucusu olarak bilinir, Arnold Schönberg 13 Eylül 1874 tarihinde Viyana’da doğar,babası bir ayakkabı dükkânı sahibidir. Macar-Çek kökenlerinden gelen ailesi, müziğe düşkündür.9 yaşında keman çalmaya ve hiçbir eğitimi olmaksızın kendi kendine beste yapmaya başlar.1890 yılında babası ölünce annesini ve kız kardeşini geçindirmek üzere iş bulur.1895’te koro şefliğine başlar.

Schönberg yaşamı boyunca hiçbir ciddi müzik eğitimi görmemiş, müzik alanında ki tüm bilgilerini, yakın dostu Alexander Von Zemlinsky den öğrenmiştir. Wagnerinb müziğini ona tanıtan Zemlinsky dir.1897 yılında yazdığı ve ölümünden sonra yayınlanan re majör yaylı dörtlüsü, Dvořák etkisindedir.

Schönberg,1898’de ailesinin dini olan Yahudiliği bırakarak Protestan olur.

1899’da yaylı çalgılar altılısı için yazdığı aydınlanan gece’lik önemli ürünüdür ve Brahms’ın orkestra geliştirmesini, Wagner’in Tristan’daki armoni dokusunu ve Richard Strauss’un renk paletini duyurur. Bu arada tiyatro ve kabela orkestralarını yöneterek, operetlere orkestra bölümü yazarak yaşamını kazanır.

1900’de Wagner etkisindeki Gurre Şarkılarını yazmaya başlar. Gurre,14 yy kalma bir şatodur. Danimarkalı şair Jacobsen ‘in dizilerine dayanan bu kantata, aynı zamanda sprechstimme (konuşan ses) uygulamasının ilk örneğidir. Geniş bir orkestra, solistler, konuşmacı ve karoları içerir.1901’de Zemlinsky’nin kız kardeşi Mathilde ile Berlin'de evlenir. Aynı yıl Richard Strauss’un yardımıyla List bursunu kazanır.19022de Berlin’de Stern konservuatar’ı kompozisyon öğretmeni olur. Böylece yıllar süren öğretmenlik kariyerine başlar. Ardında Viyana’ya giderek Berg ve Webern gibi Görüşlerini paylaştığı ünlü bestecilere öğretmenlik yapar. Bu dönemde Mahler ile tanışır. Aynı zamanda resim yapmaya başlar ve Vasily kendisi ile dostluk kurar. Her iki sanatçıda kendi dallarında teknik gereçleri ve geleneği bir yana bırakıp içlerinden geleni özgürce seslendirmenin yollarını aramaktadır. Schönberg’in 1908-10 arasında 609 kadar yağlı boya ve karakalem yaptığı söylenir.

Arnold Schönberg, özel yaşamında geçirdiği bir bunalımdan sonra ilk a tonal yapıtını besteler.1908’in yazında eşi Mathilde Schönberg, aile dostları ve bestecinin resim öğretmeni olan ressam Richard Gerstl ile sevişip evi terk eder. Schönberg’in o sıralarda yazdığı ikinci yaylı çalgılar kuvarteti ‘nin ikinci bölümü, atonal dünyaya girişinin başlangıcı olur. Buradaki başka yegânelikte yaylı çalgılar kuvartetine eklenen insan sesi olmuştur. Tanrıya yakaran, içini döken bir soprano sesi. Atonalite, müziksel anlatımcılığın en geniş ortamı haline gelir. Bestecinin tümüyle dışa vurumcullluğu ilk yapıtı 1909’da ortaya çıkan, şair Stefan George ‘un dizelerine dayalı, asma bahçeler kitabı adlı şarkı döngüsüdür. Besteci, bu şarkılarla, o güne dek alışagelmiş estetik yıktığını açıklar. Atonalite ye geçişin ilk belirtileri her şarkıda yer alırken, özellikle 13. Şarkıda atonaliteyi yaratması, bu şarkının doğuşunu tona bağlı sistemin ölümü tarihi olarak yorumlanmasına yol açmıştır.

19 Şubat 1909 tarihinde tamamladığı Op.11, no.1 sayılı piyano parçasını baştan sona atonal olan ilk yapıttır, Piyano İçin Üç parça ve Beş Orkestra Parçası, bestecinin bundan tümüyle atonal yönteme ve dışavurumcu, dramatik anlatım öncü olacağının habercisidir. Bu arada insan sesi de müzikte yalnız şarkı söylene ses değildir. Ağlayan, konuşma sesine yakın bir ritim içinde acılarını dile getiren, bağırıp çağırabilen bir sestir. Örneğin: Gurre Şarkıları’nda olduğu gibi.

1909’da yazdığı beklenti adlı sahne yapıtı, derin psikolojik özellikler taşır, sevgilisini ormanın korkunçluğuyla bir kadının kıskançlığı, ürpertisi, anıları bir arada sergilenir. Bu tek kişilik oyun başlı başına bir pisiko analiz yöntemi içinde yazılmıştır. Besteci 1911’de yerine Berlin’e Stern Konservuatarına döner. Bu arada atonalite yönteminin o sıralarda hep karabasanlarla, içedönük konularla özleştiğini ileri sürenlere karşı, daha hafif güleç ve hiciv dolu bir konuyu yine atonal yöntemde besteler;

1912’de yazdığı Pierrot Lunarite, konuşmalı – şarkı (sprechgesang) şeklindeki bir çeşit, sesleniş yöntemi içeri. Böylece Schönberg, belli bir tona bağlı olmayışın daha geniş etkinliğini kanıtlar, Müzik, resim, şiir ve tiyatronun iç içe gelişmesine en güzel örneklerden biri bu dönemde Schönberg‘in Şanslı El (Die Glückliche Hand) (1913) adlı, özyaşam öyküsünü simgeleyen tek perdelik müzikli oyunudur. Schönberg’in sunduğu yeni anlayış, Berg, Webern, Wellesz ve Erwin Stein gibi kendini ona adamış öğrenciler ve dostlar tarafında büyük bir coşkuyla karşılandığı halde her yapıtının ilk seslendirişi yeni bir olay yaratarak geleneksel müziği koruyanlar tarafından kınanır.

Schönberg 1913’de Viyanaya döner gönüllü olarak orduya katılır ve 1916’ya dek hizmet eder. Bestecinin 1914’ten 1923’e dek derin bir suskunluk dönemine girdiği gözlenir. Bu dönemi müzik bilimciler yeni sunacağı kavrama hazırlık evresi olarak kabul eder.

1921’de sunduğu yeni kavram, tüm müzikal tarihinin çehresini değiştirecek bir akımdır.12 sesin 1923’te ortaya çıkardığı Op.23 piyano parçaları, ilk dizisel yöntemi içerir. Böylece yeni bir tona bağlı olmayan müzik, bazı kalıplara yerleştirilmiş olur.1923’te Mathilde Schönberg bir yıl içinde Gertrude Kolisch ile evlenir.1925’te Berlin’de ki Prusya Sanat Akademisi’nin kompozisyon ustalık sınıfına direktör olarak atanır. Böylece verimli çalışma dönemine girer. Ancak zayıflayan sağlığı ve Nazilerin düşmanlığı çalışmalarını engellemeye başlar. Bu arada Fransa’ya giderek yeniden Yahudiliğe döner

1925-26 yıllarında yazdığı Yedi çalgı için Süit Op.29, bestecinin Klasik biçimi kullandığı çalışmalardan biridir. Üç klarnet, yaylı çalgılar triosu ve piyano içeren yapıt (Uvertür, Danşur). Böylece 18. Yüzyıl biçimini kullanırken yeni müzik ilkesinde bir noktayı dağa açıklığa kavuşturur “müzik biçimin varlığı, tonaliteye bağlı değildir.” Aynı uygulama Op.30 üçüncü yaylı çalgılar kuverteti”nde belirgindir. 12 ton yönetimini ilk kullandığı çalışma 1928 yılında ki Op31, çeşitlemeleri olmuştur. Burada B A C H (Si-La-Do-Si Bemol) motifini tema olarak kullanışı J.S Bach’ın Füg Sanatı’nı işlemesinin benzeridir.1930 yazmaya başladığı Musa ve Harun operası, en çok övgü derleyen 12- ton çalışması olmuştur. 3. Sahnesi hiçbir zaman tamamlanmamış olsa da ilk iki sahnesi dünyanın pek çok operası tarafından temsil edilmiştir.

1933’te Prusya Sanat Akdemisin de ki işine son verilince eşi ve bir yaşında ki kızını alarak Boston’a gider ve Amerikan vatandaşlığına girer.1934’ten sonra Hollywood’a yerleşip özel öğrenciler yetiştirir.1936’da Los Angeles, California Üniversitesin de Prof. Olur. Aynı yıl ünlü keman konçertosu ve dördüncü Yaylı Çalgılar Kuvarteti ortaya çıkar. Bu üniversitede ki on yıllık öğretmenliği döneminde, şair Byron’ın dizlerinde kaynaklanan (konuşmacı, piyano ve yaylı çalgılar kuvarteti için) Napolyana kaside, Piyano konçertosu, yalı çalgılar Triosu gibi yapıtlar yazar. Tamamlayamadığı en son çalışması yeni mezunları kendi yapıtıtıdır. Schönberg 1931’de ki bir yazısında tarih boyu müziği etkileyen bestecileri şöyle açıklamıştır.”İlk yolumu açanlar Bach ve Mozart; daha sonrada Beethoven, Brahms ve Wagner olmuştur. Schönberg, Mahler ve Max Reger’den de çok şey öğrendim .” Arnold Schönberg, 13 Temmuz 1951 tarihinde Los Angles’ta ölür.

Kaynak;

Evin İlyasoğlu

Zaman İçinde Müzik

20. yüzyıl müziğine büyük katkılar yapmış Avusturya-Macaristanlı besteci. 1941’den sonra ABD vatandaşı olmuştur.

13 Eylül 1874’te Viyana’da doğdu. 8 yaşında keman çalmayı öğrendiği zamandan itibaren beste yapmaya başladı. Teorik bilgisinin büyük bir kısmını kendi başına çalışarak kazandı. 1894’te kendisinden 3 yaş büyük besteci Alexander von Zemlinsky’den kontrpuan dersleri aldı.

1901-1903 arasında Berlin’de orkestra şefi olarak çalıştı. 1904’te Viyana’da öğretmenlik yapmaya başladı. Webern, Berg öğrencileri oldular. 1919’da yeni müziğin icrası için bir topluluk kurdu. Bu topluluğun verdiği konserlere eleştirmenler alınmıyordu. Alkışlamak yasaktı ve konser programı dağıtılmıyordu.

1925’te öğretmenlik yapmak üzere Berlin’e geri döndü. 1933’te Yahudi olduğu için Naziler tarafından Berlin’i terk etmeye zorlandı. 1898’de Hristiyanlığa geçmiş olmasına rağmen Paris’e sürgün gidince, tekrar Yahudiliğe döndü. 1934’te ABD’ye gitti, o zamana değin Schönberg olan ismini Schönberg olarak değiştirdi ve 1936’da UCLA’da ders vermeye başladı. 13 Temmuz 1951’de Los Angeles’ta hayatını kaybetti.

Beste yaşamına 1897’de yaylı çalgılar dörtlüleriyle başladı. 1899’da Verklart Nacht’ı tamamlayıp, 1900’de Gurrelieder üzerinde çalıştı. Berlin Konservatuarı'nda görevli olduğu dönemde Pelleas und Melissande’yi besteledi.

Schönberg, 1903 ile 1907 arasındaki eserlerinde kromatik armoninin limitlerini zorladı. Müziğinde tonal yapı giderek önemini kaybederken, en sonunda 1909’daki 3 piyano eseriyle beraber atonaliteye dönüştü. 1911’de müziğin evrimi açısından bir mihenk taşı olan kitabı, Harmonielehre yayımlandı. Bu dönemde Schönberg aynı zamanda dışavurumcu tarzda resimler yapmaktaydı.

Schönberg 1913-1921 arası dönemde çok az eser yazdı. 1923’te tamamladığı Op. 23 5 Piyano parçası ve Op. 24 Serenad dünyaya 12’li nota sistemini tanıtan eserlerdi.

ABD’ye gittikten sonraki yıllarda kimi zaman 12 nota sistemli, kimi zaman tonal eserler yazdı. Bu konuyla ilgili olarak “Her besteci, yaratıcılığının durmaması için, farklı tarzlarda yazabilmelidir.” demiştir.

Schöenberg’in müziği melodik ve lirik sürprizlerle dolu ve oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Dinleyici için bu müziği anlamak çaba gerektirir.

Ek olarak Schönberg'ten küçük bir alıntı:

"İnsanlar 'konforu' buldular ve rahatı tercih ettiler. Çağdaş insanın amacı, zahmetsiz bir yaşam geçirmektir. Yani, az hareketli, az yıpratan bir yaşam. Bu yüzden insan yüzeyselleşmiştir. Araştırmaz, incelemez, var olanla yetinir.'Konfor', zihinsel tembellikle eş anlamlıdır. Bu müzik için de geçerlidir. Geleneksel müzik durağandır. Ton sisteminin dışına çıkmaz, dolanır durur. Her ne kadar Romantik besteciler kakışımlı ses ve akorlarla düzenin(tonun) sınırlarını zorladılarsa da, bu yeterli değildir. Sonuçta, düzenin(tonun) içinde hareket ederler. Tam kopuş yoktur. Nasıl toplumdaki yozlaşmış ve tutucu, ahlaki değerlere karşı mücadele ediyorsak, yerleşmiş müzik kurallarına karşı da mücadele etmeli ve bu kuralları yıkmalıyız. Müzikte çözülen sınırlar, insan ve doğa, ruh ve dünya, ahlak ve toplum kurallarının simgeleridir."

"Sanatçının antenleri en ince karakterleri sismograf gibi saptar. İşitilemeyecek kadar hafif ve gizli(kalmış) şeyler beni çeker, merakımı yandırır. Her büyük sanatçı en belirsiz esin kaynağına tepki gösterir. Böylece, yeni olan kendisini dolaylı olarak açıklar. Bu bulma olgusuyla en işitilmeyen duyulur, bulunur, insan sadece kendi içine, ta dibine kadar bakabilmeli ve dinleyebilmelidir."






|

Read Users' Comments ( 0 )

italya'da Fütürizm

italya'da Fütürizm

Empresyonizm, fovizm, kübizm bazı sanat eleştirmenlerince bu sanat hareketlerine alaycı anlamda ve benzetmelerle verilen adlardı, Oysa fütürizm bir grup İtalyan sanatçısının filozofik, politik ve artistik ilkelere ve kavramlara göre oluşturdukları, niteliği ve amacı belli bir sanat hareketidir.

Fütürizmin kurucu ve teorisyeni Tomasso Marinetti 1909 yılında Figaro gazetesinde yayınlanan ilk manifestosunun 10 maddesinde fütürizmin çok yönlü sanatsal amaç ve ilkelerini saptamıştır. Bu maddelerde, özetle;

I. Şiirde temel öğeler cesaret, cüret ve isyandır,

II. Edebiyat durgunluktan ve uyuşukluktan sıyrılmalıdır. Edebiyatta işlenecek konular saldırgan hareketler, kavga ve dövüştür.

III. Dünya yeni bir güzellikle zenginleşmiştir. Yeni güzellik sürattir, hızdır, Motoru güçle sarsılan, homurdanan bir yarış arabası Victoire de Samotrace'dan daha güzeldir.

IV. Ancak kavga güzeldir. Saldırgan niteliksiz bir şaheser olamaz. Şiir tanınmayan ve bilinmeyen güçlere karşı saldırgan olmalıdır.

V. Yüzyılların en yüksek noktasında bulunuluyor. Olanaksızların kapısını açmak dururken geride kalınmamalıdır. Zaman ve mekân artık ölmüştür. Sınırsız ebedi sürat elde edildiğine göre, mutlakta (absolu) yaşanıyor demektir.

VI. Dünyanın tek sağlık ilacı savaştır, militarizm, feminizm, fırsat kollayıcılık, çıkarcılık lanetlenmelidir, denmektedir.

Marinetti'nin bu manifestosundan bir yıl sonra, 1910 yılında resim sanatçıları Umberto Boccioni, Carlo Carrà, Luigi Russolo, Gino Severini, Giacome Balla Milano'da resim sanatı ile ilgili manifestolarını; Boccioni 1912'de fütürist heykeltıraşlık, Marinetti ve mimar Sant'Elia ile ortaklaşa, fütürist mimarlık manifestosunu yayınlamışlardır. Resim sanatçılarının manifestosunda, özetle, şu ilkelere yer verilmiştir:

I. Her türlü taklit formları hor görülmeli, özgün formlar yansıtılmalıdır.

II. Ahenk ve güzel duygular hegemonyasına son verilmelidir. Rembrand'ın, Goya ve Rodin'in eserleri kolaylıkla yıkılabilir.

III. Sanat eleştirisi yararsız ve zararlıdır.

IV. Bütün eski sanat konuları terk edilmeli, onların yerine gurur ve hızla dolu yaşam ifade olunmalıdır.

V. Yenilikçileri sindirmek için kullanılan deli sıfatı bir şeref ünvanı sayılmalıdır.

VI. Hareket ve ışık maddeyi eritmelidir.

Fütürizm, özetle, sanata dinamizm (hareket ve hız) getirmeyi amaçlamıştır. Hareket ve ışık maddeyi yok edecek güçlerdir. Sanatın estetik öğeleri olan ahenk ve güzel gereksiz sayılmışlardır. Hız yapan bir motor bir şaheserden daha güzel görülmüştür. Geçmişe bağlılık demek olan Passeizm dinamizmi engellemektedir. Bu bakımdan geleneksel konular bırakılmalı, militarizmi, savaşı, şiddeti değerlendiren dinamik konular işlenmelidir. Geçmiş değerleri saklayan müzeler ve kütüphaneler yıkılması gerekli kuruluşlardır.

Resim ve heykel sanatçıları ve olabildiği ölçüde, mimar Antonio Sant'Elia bu ilkelere uygun eserler yapmışlardır. Fütüristlerin çok önem verdikleri hareket ve dinamizm iki tür uygulama ile elde olunur. Kübizm tekniği ile form elemanlara, planlara ayrılır, görüş açıları çoğaltılır. Bir yüz yada bir insan vücudu değişik açılardan görülerek, üst üste getirilir, parçalar arasında bırakılan küçük boyutlar mekan ve zamanla kayıtlı hareket algısını verir. Teknik bakımından fütürizm ve kübizm ortaklaşa görüntü verirler. Kullanılan renkler Puvantilistlerin çeşitli renkleridir.

Fütürizmin en özgün üyesi Unberto Boccioni (1882-1916) resim ve heykel sanatçısıdır. Sanatçının Madde (matiere) isimli eseri fütürist teknikte, filozofik anlamlı bir yapıttır. Tablonun konusu maddenin gücü ile bu güce egemen olmak isteyen insanın savaşıdır. Kompozisyonda gerçekten güç harcayan insan temel motiftir. İnsanı çevreleyen ışınlar bu madde - insan savaşına fizik ve filozofik bir anlam vermektedir.

Carlo Carra (1881 - 1966) Anarşist Galli'nin Cenaze Töreni (Les funerailles de l'anarchiste Galli) konulu tuvalinde gömülmesi birçok kargaşalıklara neden olan İtalyan anarşistin cenaze töreni tasvir olunmuştur. Her türlü başkaldırıyı ve anarşik olayı olumlu karşılamayı sanat anlayışlarının gereği sayan fütüristler için bir anarşistin cenaze töreni tasvire değer bir konudur. Kompozisyonda jestler, ışık ve hareketler dinamiktir. Özellikle hareketlerin değerlendirilmesi tabloda ön planda görülmüştür.

Gino Severini'nin (1882 - 1966) Tabarin Bar Hiyeroglif Dinamiği (Hierogliphe Dynamique du Bar Tabarin), Giacome Balla'nın (1871 - 1958) Utarit Gezegeni Güneş Önünden Geçiyor (Mercure passe devant le Soleil), kübizm de denemeler yaptıktan sonra fütürist teknikte yapıtlar veren Marcel Duchmp'nın (1887 - 1958) Merdivenden İnen Çıplak tabloları fütürizmin öteki önemli resimleridir.

Gino Severini'nin tablosunun adı anlamlıdır. Hiyeroglif, çözülmesi gerekli bir ölü dil yazısıdır. Tablo, okunmadan anlaşılmaz demektir. Dinamik deyimi de fütüristlerin sanat ilkelerinin bir temel kavramıdır. Tabarin Bar hareketlidir. Bunu ifade için, önce formları analiz eden, görüş açılarını çoğaltan kübizm tekniği uygulanmıştır. Aynı zamanda figürleri üst üste koyarak ve aralarında belirli ölçüde boyutlar bırakarak mekanda zaman içinde geçen hareketler ifade edilmiştir. Ön plandaki dansözler ve seyirciler bu düzendedir.

Balla'nın tablosunun konusu da fütüristlerin dinamizmi öngören isteklerinden kaynaklanmaktadır. Bu tablodaki dinamizm, kozmik dinamizmdir. Marcel Duchmp'ın Merdivenden İnen Nü tuvali Salon des İndependants'da sergilenmek üzere hazırlanmış, fakat istek üzerine Salon'dan çekilmiştir. 1913 yılında New York'da Armory Show'da sergilenmesi büyük sanat olayı olmuştur. Bu tablo kübizmin simgesi olarak da görülmüştür. Eserin konusu bir insan vücudunun hareketinin değerlendirilerek tasviridir. Bu bakımdan fütürist espride ve tekniktedir. Hareket, değişik planlar üst üste aralarında belirli ölçüde boyutlar bırakılarak belirtilmiştir. Kırmızı, kahverengi ve gri renkler hareket algısını kuvvetlendirmektedir.

Boccioni'nin Bir Balkonda Koşan Kız tablosu hareketi, figürleri parçalara çözerek belirtmiştir. Bu uygulamada fotoğrafın ya da sinemanın etkisi olmalıdır. Bir başka fütürist resim sanatçısı Luigi Russolo (1885 - 1947) Bir Otomobilin Dinamizmi tuvalinde hareketi bir başka şekilde ifade etmek istemiş, resim sanatına endüstri ürünü otomobili getirmiştir. Hareket ve makine fütüristlerin ilke öğeleridir.

Fütürist sanatların dinamizmi, atılım felsefesini öven sanat anlayışı ve uygulamaları, önceleri, eski Roma İmparatorluğu kudretini diriltme iradesiyle hareket eden İtalyan politik kadrosuna güven vermiş, fütürizm Devlet sanatı olmuştur. Ancak; Mussolini'nin 1932 yılında iktidara gelmesi ve faşizmin yerleşmeye başlaması ile sanata bir yeni anlayışla siyasi iktidar yeniden el koymuş, geçmişi geçersiz sayan, müzelerin ve kütüphanelerin yıkılmasını zorunlu gören fütürizm mahkum edilmiştir.

İtalya'da doğan metafizik resim (Pittura Matafisica) sanatı akımı, bir bakıma, dinamizmi hareketle anlamlandıran fütürizme karşı harekettir. Metafizik resim sanatı akımının kurucusu Grek asıllı İtalyan sanatçısı Giorgio Chirico (1888) bir süre Münhen'de kalmış, bu arada peyzaja mistik bir nitelik veren Böcklin'le tanışmıştır. Metafizik denilen resim sanatının oluşumunda bu Alman sanatçısının etkisi olmalıdır.

Chirico'nun yapıtlarında sonsuzluğun ifadesi vardır. Mekanda sürekliliği telkin eder düzendeki kemerli, boş meydanlar bazen tek insan figürüyle daha da anlamlandırılmıştır. Bu tasvirler sonsuzluk, yalnızlık, sınırsızlık duyguları uyandırmaktadır. Eserlerde kullanılan soğuk, solgun bir ışık, gri ve kahverengi renkler atmosfere melankolik bir görünüş vermektedir. Sanatçı, sonraları, garip formlarda manken görüntüsünde figürlerle değişik nitelikte kompozisyonlar yapmıştır. Sonsuzluk Hasreti, Bir Sokağın Gizemi ve Melankolisi sanatçının tanınmış yapıtlarındandır.

Chirico'nun eserleri sürrealizmin öncüleridir. Rus asıllı Marc Chagall'ın rüyamsı (onirik) nitelikteki eserlerinde de İtalyan sanatçının melankolik havası vardır. İtalyan resim sanatçısı Giorgio Morandi (1890-1944) de metafizik resim sanatının bir başka temsilcisi olmuştur. Moradi basit objelere metafizik, gizemli anlam kazandırmayı denemiştir. Büyük metafizik Natürmort adlı eseri bu özelliği yansıtmaktadır. Gri ve açık sarı renklerle çizgileri ve volümleri oldukça soyut bir şekilde kompoze etmiştir. Bu, tabloya duygusal, oldukça gizemli bir görünüş vermektedir.

1922 yılından itibaren İtalyan sanatında yeni bir çığır açılmıştır. Resim sanatçıları yabancı etkilerden sıyrılarak üç boyutlu ve gösterişli kompozisyonlar yapmaya yönelmişlerdir. Geniş renk planlı slüetler halindeki figürler boş duygusu veren mekanlarda anıtsal görüntüler vermektedir. Bu stil aşamasına Novocento (Noveçento) adı verilmiştir. Mimarlıkta antik Roma yapıtlarından esinlenmiş bir stil oluşturulmuştur. Kornişler, alınlıklar bu mimarlığın dekoratif yapı öğeleri olmuştur. Noveocento (yirminci yüzyıl) sanatı, bu nitelikleriyle, Faşizmin geleneklerden kaynaklanan resmi sanatı olmuştur.

Kaynak;

http://www.maximumbilgi.com/default.asp?sx=mkl&ID=10113



|

Read Users' Comments ( 0 )

Fütürizmin Temelleri

Fütürizmin Temelleri

Fütürizm'ın temelleri, NietzscHe'nin "der immoralische Übermensch" (Ahlâksız üstün insan)ına, "Der Ville zur Macht" (İktidar hakkındaki irade)ye, "Lebe gefährlich" (Tehlikeli yaşa) sözüne, Bergson'un zaman an

layışı ile gene onun "élan vital" (yaşamlı atılım)a ve Geoges Sorel'in "zorlu gücün teorisi" ve "Action Directe"e dayandırılıyordu. Esasen Nietsche, Bergson ve Sorel'in bu düşüncelerini, emperyalist Mussolini faşizmi, kendine prensip edinmiş olduğundan,

Fütürizmi; Faşist Partisi'nin sanatı olarak ilân etmişti. İşte Fütürizmin parti sanatı olarak kabul edilmesidir ki, bu sanat anlayışının Avrupa için önemini yitirmesine neden olmuştu. Avrupa sanatı için önemli yön, Fütürizmin Birinci Dünya Savaşı'na dek olan heroik dönemidir. Avrupa'nın tanınmış sanat tarihçileri, bu genel kanıyı benimsemektedirler.

Marinetti, ilk olarak ortaya attığı bu anlayış için, Avrupa'nın birçok kentinde konferanslar vermiş ve yüzyılı sarsan bir sanat anlayışı olmasına çalışmıştı. Fakat bu akımın ömrü kısa süreli olmuştur.

11 Şubat 1911'de ressam Umberto Boccioni (1882-1912), Luigi Severini (1883) ve Carlo Carra'nın imzaları ile Fütürist resim sanatının ilk manifestosu yayınlanmıştı. Daha 3 mart 1910'da bu manifesto Turin'de Chiarella tiyatrosunda ilân edildiğinde, Fütüristler'le, bunun karşısındakiler arasında büyük bir savaş başlamıştı. 11 Nisan 1912'de Fütürist heykelin manifestosu da yayınlanmıştı. İtalya'nın entelektüel tabakası ile sanatçı gençliği, bu akımdan sarsılmış görünüyordu.

Mitingler, kavgalar birbirini izliyordu. Fütürist ressamların en yaşlıları olan Balla, Boccioni ile Severini'ye Yeni - İzlenimcilik'i tanıtmıştı. "Bizim, rengi çözümleyen Seurat, Signac ve Gros'nun Divizyonizmini bir araya getirmemiz gerekir" diyen Boccioni, arkadaşları arasında en kabiliyetlisi olarak görünüyordu. Bununla birlikte Boccioni, sonraları heykel yapmaya başlamış ve "oylum içinde devam eden biçimler" adını taşıyan heykeli ile (1913) Konstrüktivistler'i etkilemişti. Severini, zarif biçimler ve zevkli renkler kullanıyordu. Eserlerinde hareket karakteristiktir (Pan Pan Dansı). Önceleri Fütürist olan Russolo, akustik ve müzikal problemlere döndü ve "Bruitisme" (Gürültücülük) akımı buldu.

"Koşan bir atın dört değil yirmi ayağı vardır" diyen Fütüristler, her şeyden çok büyük kent hayatının heyecanları ile sarhoş oluyorlardı. "Bir oda içinde bakarak balkondaki bir kişiyi resmederken, ancak pencere çerçevesinin bize izin verdiği kadarı ile görüş alanımızı sınırlamıyoruz. Bilâkis balkondaki adamın görüp yaşadığı duygularını, çevresiyle vermek istiyoruz. Caddenin gürültüsü, sağda ve solda derinliğine giden evlerin sırası..." Görülüyor ki Fütürizm, kendine amaç olarak objeyi değil, insanın iç yaşantısını ele alıyordu. Yani ruh durumu resme giriyordu.

Fütürizm, modern hayatı resimlemekten, heyecanlı bir denemeden ya da bir doktrinden daha fazla bir şeydir. Bu akımın en mutlu niyetlerinden biri, "Simultaneité", son bilimsel keşiflere paralel olarak yalnız görüş tarzını ve optik kanunları ilgilendirdiği halde, Fütürist "İntuition" (içe doğma), ressamın ruh haline dayanır ve "Simultaneité"yi, sanatçının kafasındaki anıların ve çeşitli heyecanların birbirlerine girdiği anda, yaratıcı hareket çıkış noktası olarak kabul eder. Ayrıca Fütüristler'den Boccioni, bir dördüncü buut'tan söz etmektedir. Fakat bu nokta, yeter derecede tanımlanmamıştır. Bu da oylum fikridir. Yani seyircinin de resme dahil olduğu fikri. Bu suretle o zaman kadar, yepyeni bir düşünce ortaya atılmış oluyordu. Bütün bu fikirlere rağmen, Birinci Dünya Savaşı bu anlayışa ani olarak son vermiştir.

Kaynak;

http://www.maximumbilgi.com/default.asp?sx=mkl&ID=10114



|

Read Users' Comments ( 0 )

Telif Hakkı

Creative Commons License
Elektronik Musiki by is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 3.0 Unported License.
Based on a work at elektronikmusiki.blogspot.com.
Permissions beyond the scope of this license may be available at http://elektronikmusiki.blogspot.com/.