Claudio Monteverdi

Claudio Monteverdi





Claudio Monteverdi (Doğum; 15 Mayıs 1567 –Ölüm; 29 Kasım 1643), Geç Rönesans - Erken Barok döneminin İtalyan bestecisi.

Yaşamında üne kavuşan sanatçı uzun hayatı boyunca hem Rönesans, hem Barok dönemi eseri sayılabilecek eserler verdi ve zamanının müzik döneminde değişiklikler yarattı.

Hayatı:

İtalyan kenti Cremona’da 1567’de doğdu. 16 yaşındayken Cremona Katedrali’nde Ingegneri ile çalışmaya başladı. Yirmi yaşına girmeden yenilikçi olmasa bile çağdaş üslupta dini ve dindışı eserler içeren müzik kitapları yayımladı.

Monteverdi, Floransa operalarından etkilenmişti. İlk operası olan "La favola d'Orfeo"’yu (Orfeo Efsanesi) 1607 yılında tamamladı. Dük 1612’de öldükten sonra Venedik’te San Mark kilisesindeki yeni görevine maestro di cappella (müzik yönetmeni) olarak başladı. Yazdığı bir dizi dini eser ona bütün Avrupa’da ün sağladı.

1637’de Venedik’in ilk opera binasının açılmasından sonra Monteverdi opera bestelemeye yoğunlaşmış; ancak bu eserlerinden sadece iki tanesi günümüze ulaşabilmiştir: "Il ritorno d'Ulisse in patria" ve "l'Incoronazione di Poppea" (Poppea’nin Taç Giymesi). Bu eserlerden ikincisi, onun en büyük şaheseri kabul edilir.

Bestecinin yaratıcılığı Shakspeare’e benzetilir; üzerinde çalıştığı formları değiştirip geliştirmiştir. 1587 ile 1638 yılları arasında yazdığı, madrigallerden oluşan 8 kitaplık seriyle müziğe büyük katkı yapmıştır' operaya büyük yenilikler getirmiştir. Armonideki modern anlayışın öncüsüdür.

Monteverdi, yaşamı boyunca Venedik halkından büyük saygı gördü. Mezarının bulunduğu Frarri Kilisesi’ne bir anıt dikilmiştir. Ayrıca ilk büyük opera kompozitörü olarak kabul edilir.

Bunları kısaca özetlersek;

Ø Barok ve Rönesans dönemlerinin en önemli Hümanist bestecilerindendir.

Ø Armonide yenilikçi (modern) anlayışın öncüsüdür.

Ø Operaya çok büyük katkısı vardır.

Ø Madrigal1 geleneğini kullanan son bestecidir.

o 1583-1590 yılları arasında yayımladığı madrigalleri çok ve tek sesli olmak üzere iki çeşittir

Ø Bas eşline Büyük önem vermesiyle öne çıkar

Ø İlk büyük opera kompozitörü olarak da tanınır

1.Madrigal ;

Rönesans ve Barok dönemlerde ortaya çıkan ve dini olmayan vokal müzik kompozisyonu



40 yaşında iken Mantua’da “Orfeo” operasını temsil ettiren Monteverdi dana önce ismi çok geçmiş bir kimseydi. Zira herkesin dikkatini çeken madrigalleri, çağdaşlarının hem coşkun alkışlarını hem de itirazlarını mucip olmuştu. İnsan ruhunu kökünden idrak ve ifade etmek kudreti sayesinde, sözden doğan dramı müzik yönünden yükselten Monteverdi, sonradan “opera” denilen şekli ilk olarak meydana getiren kimsedir. Filhakika, efsane konularını bir tarafa bırakarak tarihi bir opera olan “L’Incoronazione di Poppea” eserini insanlarıyla, insan ihtiraslarıyla sahneye bahşettiği zaman gerçek ve önemli olan ilk operayı yaratmıştı. Sayısız dramlarından pek azı bize kadar gelmiştir. “Arianna’nun Feryatları” adlı acıklı teganni kısmı bunlardan biridir. Fakat bu arada daima madrigaller yazmaktan kendini alamamıştır.

Shakspeare ve yaşça kendisinden daha küçük olan çağdaşı Schütz gibi Monteverdi de iki devir arasındaki dönüm noktasında yaşadı. İki devrin tezatları hayatına nüfuz etti. Fakat yaratıcı olarak şaşırmadan kendi olunda yürüdü. Sevdiği madrigalden hareket ederek operaya vardı. Madrigalde teganni edilen sözlere ifade ve renk (kroma) kudretini vermek imkânını operada buldu. Bugün bize tabii gibi görünen birçok şeyin o zaman yeni buluş olarak tasavvur edilip gerçekleştirilmesi lazımdı. Enstrümanlardan bir plana göre faydalanma, eski enstrüman korosundan “orkestra”nın teşekkülü, enstrümantal tesirlerin kullanılış tarzı (mesela kemanların tremolosu ile dramatik bir heyecan tesiri vermek), teganni kısımlarının “ariya” şekline doğru geliştirilmesi, bütün bunlar Monteverdi tarafından meydana getirildi.

Bu bilgileri okumak kolay, Monteverdi’nin hayatı kolayca anlatılabilir. Monteverdi Gonzaga prenslerinin yanında kemancı, muganni ve şef olarak hizmet verdi. Şöhreti Venedik’in San Marco kilisesinden her tarafa yayıldı. Bu isimler ve tarihler arasında acı, ıstırap ve hayal kırıklığı ile dolu olan bir hayat vardır. Mantua sarayında geçirdiği gençlik çağına Monteverdi’yi kıskananların haseti karıştı ve sarayın kendisine yaptığı tantanalı vaatler onu adeta fakirliğe sürükledi. Sonra karısının vakitsiz ölümü Monteverdi için büyük bir darbe oldu. Mantua tahrip edilirken dramatik eserlerinin çoğunun kayboluşu Monteverdi’yi son derece sarstı. Hayatının son günleri de sıkıntı ve keder içinde geçti; çünkü dindar ihtiyar, engizisyon (Katolik kilise mahkemesi) tarafından tevkif edilen oğlunun akıbetinden çok endişe ediyordu.

Bu gibi teferruata burada niçin yer verildi? Çünkü bizler, kendimizden önce yaşayanlara, sanki ferdi varlıkları olmamış, dünyanın ve zamanın ne olduğunu kendi hayatımızdan da öğrendik.

Bugün Monteverdi’nin dini eserleri yeniden tanınmaya başlandı. Madrigallerin de tanınacağını ümit edelim. Monteverdi sayesinde opera “saraylara kabul edilecek” bir seviyeye yükseldi. Bu demektir ki, Avrupa’nın bütün milletlerine yayılan operanın muzaffer ilerleyişine, onu yeni dramatik bir müzik nevi haline getiren Monteverdi ilk hızı verdi. Venedik Operası’nın büyük ustaları Francisco Cavalli ve Marc Antonio Cesti, bu operadan teşvik gören Fransa’daki Jan Bapiste Lully, İtalya’daki Alessandro Scarlatti’ye ve nihayet Handel, Hasse, Gluck, Mozart, Verdi, Wagner’lere doğru yol açan bütün Alman ve İngiliz opera bestecilerine, yani opera adı altında müzikli tiyatroya ait bütün gelişmeye Monteverdi zemin hazırladı.

Kaynak: beethovenlives



|

0 yorum:

Yorum Gönder

Telif Hakkı

Creative Commons License
Elektronik Musiki by is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 3.0 Unported License.
Based on a work at elektronikmusiki.blogspot.com.
Permissions beyond the scope of this license may be available at http://elektronikmusiki.blogspot.com/.