wagner; Uçan HollandalI

Der fliegende Holländer

Uçan HollandalI

Wagner (Richard)





Dinle










Uçan Hollandalı (orijinal Almanca adı: Der fliegende Holländer) liberetto ve muzik bestesi Richard Wagner tarafından hazırlanmış. üç perdelik bir operadır. Liberetto Richard Wagner tarafından, Heindrich Heide'nin 1834 tarihli eski bir efsanenin hiciv nitelikli olarak yeniden söylemesinden uyarlanmıştır. Uçan Hollandalı efsane hikayesi kıyamet gününe kadar ilahi güçler tarafından denizlerde yelkenli gemi kullanmaya mahkum edilmiş olan bir Hollandalı gemi kaptanı hakkındadır. Wagner'in bu operada işlediği ana tema aşk ile insanların kendilerini kurtarabilmeleri hakkındadır.

Özgün ismi: ………….. Der fliegende Holländer

Müzik: ..................... Richard Wagner

Galası: …………………… 2 Ocak 1843

İlk gösterim yeri:…… Semper Oper, Dresden, Almanya

Oyuncular: …………… Hollandalı: bas-bariton

· Senta:… .. . Daland'ın kızı, soprano

· Daland: …. Norveçli denizci, bas

· Erik: ………. Bir avcı, tenor

· Mary:……. Senta'nın dadısı, kontralto

· Daland'in dümencisi, tenor

· Norveçli denizciler, Hollandalının tayfaları, genç kadınlar

Hikaye;

Uçan Hollandalı, bir efsanenin ve Wagner’in yaşamındaki bir dönemin buluşmasıyla ortaya çıkmıştır. Wagner, alacaklılarından kurtulmak için Riga’dan ayrılıp İngiltere’ye gitmek için şileple yola çıkar. Karşılaştıkları fırtına, onları Norveç fiyordlarında uzun süre mahzur kalmalarına yol açacaktır ve tasarım olarak gelişen “Uçan Hollandalı” operasının temelleri atılmış olur.

Daha önce bildiği bir efsaneden yola çıkan Wagner, bu öyküde en çok kendisinin kattığı düşünceyi sever: Hollandalı’nın üzerindeki lanetten kurtulabilmesi için bir kadının ona ömrünün sonuna kadar sadık kalması gerekmektedir.

Uçan Hollandalı, hatırlanamayacak kadar eski zamanlardan beri karaya hiç yanaşmadan denizlerde dolaşan lanetli bir gemiyle mahşer gününe kadar yedi denizde dolaşmak zorunda kalan Hollandalı’nın öyküsüdür.

Cehennemdeki tüm şeytanlara yemin eden Hollandalı, bu lanetten ancak bir kadının sadakati ile kurtulabilecektir. Kadınların sadakatine inanmayan şeytan, kaptanın her yedi yılda bir karaya çıkmasına ve evlenerek özgürlüğe kavuşmayı denemesine izin verir.

İskoçya’da bir tüccarın kızıyla evlenmek ister Hollandalı. Kızın evinde atalarından kalma bir tablodaki "Uçan Hollandalı" Kral Oranj’lı William çağında İskoçya'da görüldüğü zamanki Hollandalı’nın ta kendisidir. Kadın Hollandalı’yı görür görmez teklifini kabul eder ve ölünceye kadar ona sadık kalacağına söz verir.

Hollandalı gitmek üzereyken, kayaların üzerinde onu yolcu eden karısı: “Şu ana kadar sana sadık kaldım, ölünceye kadar da sadık kalacağım” diyerek dalgaların içine atar kendini ve kocasına verdiği sözü tutar. Böylece Uçan Hollandalı’nın üzerindeki lanet kalkmış olur.

Wagner’in eserlerinin çoğu, alışılmış opera süresinden uzundur. Bu uygulamada Wagner’in amacı, (izleyiciyi yormak ve sıkmak korkusuyla, uzunluktan kaçmanın yok edeceği) sürekliliği sağlamaktır. İzleyiciyi, sahnede sergilenen ve müzikle desteklenen dramatik hareketin içerisine sokacak ve “orada olduracak” olan sürekliliktir. Wagner’in bu süreklilik isteği, Uçan Hollandalı ile başlar.

“...Uçan Hollandalı ile, tanınmış bir efsanenin basit ve işlenmemiş taslağında mevcut olan bir konunun şairi durumuna geçmekle, yeni bir yol yeni bir yön seçmiş oldum.”

“Dramatik eserlerim konusunda her şeyden önce bir şairim ve şiirin tam olarak kavranmasını sağlamak için müzisyen oluyorum”

Wagner, kendini bir dramatik şair olarak görüyordu. Wagner bu eserinden sonra, müziğin, hem şiirlerinin doğmasında ona yardımcı olan, hem de şiirlerin ifadelendirilmesine aracılık eden bir güç olarak görüyordu.

“Bir tek dize yazmadan, bir sahneyi tasarlamadan önce, bestemin müzikal rayihasını teneffüs etmeye bayılıyorum... Şiir yazıldığı ve sahneler tertiplendiği zaman, opera aşağı yukarı tamamlanmış duruma gelmiştir.”

Wagner, eserinin metnini birinci planda dramatik amaç için yazmıştı şiirini, müzikal numaralara fırsat yaratmak için değil. Dramatik etkiyi göz önünde tutarak tertiplemişti ve bu şiire bestelediği müzik de, vokal ve melodik gösteri amacıyla değil, dramın desteklenmesi ve hareketli ve sözleri tamamlayıcı bir parçasını oluşturmak için hedeflenmişti.

Bu tamamen eskiye karşı “yeni”nin mücadelesini başlatmıştı

Kaynakça:

ŞATIR Sabri. Richard Wagner- Opera'dan Müzikli Drama. 1984.

İstanbul

Konu;

Konunun geçtiği çağ ve yer; 18. yüzyıl ortalarında Norveç kıyıları…

1839 yılı Temmuz ayı başlarında Doğu Prusya’nın küçük bir limanından Tetis adlı ufak bir yelkenli tekne açıldı. Gemi iki gün Baltık Denizinin koyu gri renkli, beyaz köpüklerle kaplı sularında uygun bir rüzgârla batıya doğru ilerledi. Üçüncü günü sabahı gökyüzü birdenbire simsiyah bulutlarla karardı, patlayan fırtınayla coşan deniz Tetis’i sallamaya başladı. Direkler çatırdıyor, geminin her tarafından duyulan gürültüler tüyleri ürpertiyordu. Tetis’in yolcuları orta boylu, çelimsiz bir Alman müzikçisi, eşi ve köpeğiydi. Gemi Londra’ya gidiyordu. Fakat kaptan, havanın karşı koyması üzerine kuzeye döndü, sonunda sakin bir Norveç fiyorduna sığınmayı başardı. Her tarafı yüksek kayalarla kaplı bu körfezin sonunda Sandwike adlı bir balıkçı köyü vardı. Gemi demir atınca müzikçi ve karısı güverteye çıktılar, tabiatın bu güzel köşesini hayran hayran seyrettiler. Genç sanatçı Wagner’di. Karısı ve köpeğiyle Fransa’ya gidiyordu. Besteci uzun uzun etrafa baktı, sanki buraları evvelce görmüş gibiydi. Hatırladı; birkaç yıl evvel okuduğu Wilhelm Hauf adlı yazarın «Hayalet Gemisi» eserinde olay böyle bir yerde geçiyordu, şair Heinrich Heine «Memoiren des Herrn Schnabelewopski» adlı kitabında yine aynı adlı bir oyunu Amsterdam’da gördüğünü yazıyordu. Müzikçi seslerin garip yankılar yaptığı bu körfezde uzun düşüncelere daldı, hatta bazı notlar aldı. Tetis günler sonra Londra’ya geldi, karı koca oradan Paris’e geçtiler. Wagner burada Hayalet Geminin konusu üzerine «Le Vaisseau fantome»» adlı bir opera metni hazırladı. O zaman Paris operası direktörü olan Leon Pillet’ye götürdü. Pillet metni ancak iltimasla birkaç yüz franga satın almış, bestelenmesi için Dietsch adlı bir besteciye vermiştir. Opera gerçi bestelenmiş, hatta birkaç defa temsil edilmiş, bir daha da oynanmamıştır. Bunun üzerine Wagner metni bizzat bestelemeye karar vermiş, 1841 yılının yaz aylarında tamamlamıştır. Genel af üzerine yurduna dönünce operanın temsili kararlaşmış, başrolleri çağın en iyi sanatçıları oynamıştır.

Wagner, bundan evvel yazdığı «Rienzi» ile İtalyan etkisindeki büyük bir opera örneği vermiş, fakat Uçan Hollandalı ile «müzikli dram» ilk adımını atmıştır. Uçan Hollandalı efsanesi pek eskidir. Vanderdecken adlı Hollandalı bir kaptan, Afrika’nın güneyinde Kap burnunu geçmek ister. Fakat rüzgarlar ve su akımı çok şiddetlidir. Kaptan bu duruma pek kızar; «Bu yol cehenneme bile gitse geçeceğim» diye bağırır. Sözleri şeytanın gücüne gider ve onu kendisine sadık bir eş buluncaya kadar denizlerde dolaşmaya mahkûm eder. Kaptan bu yedi yılda bir gün karaya çıkabilecek, bu kısa süre içinde kendisine sadık bir eş arayacaktır. Şeytanın cezası çok sinsicedir, çünkü ona göre sadık bir kadın bulmak imkânsızdır.

Opera, eserdeki başlıca temalarla örülü pek sevilmiş bir uvertürle başlar. Bu arada önce «Fırtına» ve «Hollandalı» motifleri, sonra Norveçli denizcilerin, daha sonra hayalet gemideki tayfaların şarkıları ve sonra muzaffer bir karakterle «Kurtuluş» motifi duyulur.

BİRİNCİ PERDE

Bir yelkenli geminin kıç güvertesi.

Ortada bir dümen, başında da dümenci vardır. Sağ ve solda iki grup gemici müziğin ritmiyle dalgalanarak yelkenleri indirmekte, geri planda elinde dürbünüyle Norveçli Kaptan Daland durmaktadır. Vakit gecedir, gemi açıklardaki korkunç fırtınadan güçlükle kurtularak etrafı kayalarla çevrili bir fiyorda sığınmıştır. Geri planda, karanlık koyu lacivert dalgalar beyaz köpüklüklerle yuvarlanmaktadır. Kaptan Daland havanın kötülüğü yüzünden buraya girmiş, asıl hedefi olan köyü Sandvike oldukça uzakta kalmıştır. Gemicileri aşağı yollar, dümenciye güvertede kalmasını ve etrafı kollamasını emrederek kamarasına gider. Dümenci açık denizde dalgalarla savaşmaktan yorgun düşmüştür. Uykusunu yenmek için bir şarkı söylemeye başlar; «Fırtınalı uzak denizlerden yakınına geldim ey sevgili… Eğer güney rüzgârı olmasaydı sana ulaşamayacaktım. Güney rüzgârı es, durmadan es! Çünkü sevgilim beni bekler» (Mit Gewitter ud Sturm). Dümenci uykuya yenilmiştir, güverteye uzanır, kendinden geçer. Orkestrada önce Hollandalı motifi duyulur. Aynı anda sahnenin gerisini iki kırmızı yelken örtmüş,, eski Viking gemilerine benzeyen bir teknenin burnu Daland’ın gemisinin ardına dayanmıştır. Kontrbas ve Viyolonsellerdeki ağır bir geçişten sonra acılı bir erkek sesinin yankısıyla mavi bir ışık geminin burnunu aydınlatır. Orada uzun boylu, sarı benizli, karanlık bakışlı, siyah elbiseli bir adam durmaktadır. Bu adam acılı denizci, lanetlenmiş kaptan Uçan Hollandalıdır. İşte, bir yedi yıl daha geçmiş, deniz onu acılarla yüklü olarak kıyıya atmıştır. Monologuna devam eder; «Denizde biricik isteğim ölümdür… Onu, ölümü bulmama imkân yok… Hâlbuki gemim bana mezar olacak büyüklükte, fakat o mezar bir türlü kapanmadı… Korsanlara delice saldırırken daima ölümü istedim, ona “işte buradayım, göster kendini!”… diye meydan okudum… Gemim hazinelerle dolu, onları al, ruhumu kurtar, diye bağırdım… Fakat denizin vahşi oğlu beni dinlemedi bile, canımı almadan kaçtı, uzaklaştı, gitti… Beni belki bir gün ancak bir melek kurtaracak, sonsuz huzura kavuşturacak.» (Wie oft in Meres tiefsten Schlund). Hollandalı sözlerini bitirince Daland belirir. Yabancı gemiyi görünce dümenciyi uyandırır. İkisi de hayretle tekneye bakarlar, Hollandalı Daland’ın gemisine atlar, kendisini tanıtır, serüvenlerini anlatır, gece evinde misafir edip edemeyeceğini sorar, bedelini ödeyecektir. Elini gemiye doğru sallar, iki garip kılıklı gemici bir sandık getirerek açarlar. Sandığın içi çeşitli değerli taşlarla doludur. Daland gördüğü şeyler karşısında büyülenmiş kalmıştır. Hollandalı kendini misafir etmeye hazır olduğunu, kızının böyle bir sürprizden çok hoşlanacağını söyler. Hollandalı, Norveçlinin kızı olduğunu duyunca heyecanlanmıştır. Ona kızının kendisiyle evlenip evlenemeyeceğini sorar. Daland böyle bir teklife çoktan hazırdır. Şimdi gemisiyle köyüne hareket edecek, Hollandalı da onu izleyecektir. Perde Daland’ın gemicilere hareket emrini vermesi ve dümencinin güney rüzgârına söylediği şarkının tayfalar tarafından tekrarıyla sona erer.

İKİNCİ PERDE

Norveçli kaptanın evinde büyük bir salon.

Sağ ve solda iki sıra halinde büyük tekerlekli yün çıkrıkları uzanmakta, her çıkrığın başında iki kız bulunmaktadır. Renkli mahalli kılıklı kızlardan biri ayakta yün vermekte, diğeri oturmuş, tekerleği çevirmektedir. Ortada siyah elbiseli yaşlı bir kadın hepsini gözetmekte, sahnenin önünde sarışın genç bir kız düşünceli, mahzun bir tavırla oturmaktadır. Kızlar yün eğirirken bir yandan koro halinde şarkı söylemektedirler; «Sen iyi tekerlekçik, neşeli neşeli dön dur… Dönerken binlerce ilmik at… Sevgilim denizlerde benim… Durmadan evini düşünür… Sen iyi tekerlekçik neşeli neşeli dön…»» (Summ’ und brumm, du gutes Raedchen). Ortadaki kız şarkıya katılmamaktadır. Yaşlı kadın ona niçin çalışmadığını, hep düşünüp durduğunu sorar. Kendisi kızın dadısı Mary, kız Daland’ın biricik kızı Senta’dır. Mary’nin sorusuna kızlar cevap verirler; Senta’nın uzakta olan sevgiliyi beklemesi gereksizdir, çünkü nişanlısı avcıdır. Senta odada asılı bir portreye dalmıştır, bu portrede soluk yüzlü, karanlık bakışlı bir adam, efsane kahramanı Hollandalı görünmektedir. Kızlar ona bu resimle ilgilememesini, aksi halde ateşli nişanlısı avcı Erik’in resmi parçalayabileceğini söylerler. Senta sinirlenmiş, kızların şarkılarından usanmıştır. Gemici çağırışıyla bir Balade’a başlar; «Denizlerde kırmızı yelkenli, kara direkli bir gemiye rastladınız mı? Güvertesinde soluk benizli bir adam vardır. Geminin kaptanıdır, durmadan denizi gözler» Lanetlenmiştir, fırtınalarda, korsan savaşlarında ölümü arar. Elbet bir gün ebedi huzura kavuşacaktır. Mümkün olsa onu kurtarmak için savaşacak, huzura ulaştırmak için uğraşacaktır (Traft ihr das Schiff in Meere an). Senta’nın sözleri kızları dehşete düşürmüştür. Hepsi çıkrıklarını bir kenara çekip çıkarlarken Senta’nın nişanlısı Erik girer. Daland’ın gemisi gözükmüş, onu haber vermeye gelmiştir. Kız bir kıvanç çığlığıyla kapıya yönelirken delikanlı yolunu keser. Aralarında sinirli bir Düet başlar (Bleib, Senta, bleib!). Erik ona kendisini sevmesini, Hollandalı hakkındaki delice düşüncelerine son vermesinin rica etmektedir. Hollandalı bir efsaneden başka bir şey değildir. Avda uykuya dalmış, bir rüya görmüştür. Rüyasında yabancı bir gemi limana girmiş, Senta’nın babası Daland bu gemiden karaya yanında soluk yüzlü, karanlık bakışlı bir adamla çıkmıştır. Bu adam odada portresi asılı olan gemicidir. Senta onu görünce kollarına atılmış, ikisi de gemiye binerek uzaklaşıp gitmişlerdir (Auf hohem Felsen lag’ ich traeumend). Kız rüyayı dinledikten sonra çılgın bir bağırışla o denizciyle gitmeyi hayatı boyunca arzu ettiğini bildirir. Erik hiddetle çıkıp gider. Bu sırada kapı açılmış, içeri neşeli bir tavırla Daland, ardından Hollandalı girmişlerdir. Senta Hollandalının portreye benzerliğini fark etmiş, büyülenmiş gibi kalmıştır. Daland kızına onu tanıtır. O da bir gemicidir, hem de zengin bir gemicidir. Kendisiyle evlenmeyi arzu etmektedir. İhtiyar kaptan bu evlenmeye candan razıdır (Mögst du mein Kind). Monologunu söylerken Hollandalı sahnenin önünden geçip sol yanda durmuştur. İki genç hala birbirlerine bakmakta, kımıldamadan durmaktadırlar. Daland çıkar, söze hafif bir sesle Hollandalı başlar; genel olarak Senta motifinin rol oynadığı düet boyunca her ikisi de uzun süreden beri birbirlerine duydukları özlemi belirterek ebediyen beraber olacaklarına yemin ederler (Wie aus der Ferne). Daland sahneye girer, köy halkı dönüşlerini kutlamak için büyük şenlik düzenlemiştir. Bu arada her ikisi de nişanlandıklarını açıklamak imkânını bulacaklardır. Perde, üçü arasındaki parlak Trio ile sona erer.

ÜÇÜNCÜ PERDE

Sahnenin bir yandan diğer yana tümünü kaplayan ve geriye doğru yarım daire şeklinde uzanan bir güverte, sağ ve sol yanlarda birer tahta iskele. Arkada kırmızı yelkenleriyle Hollandalının gemisi. Ön tarafta Daland’ın teknesinde yün fanilalı yine yünden ponponlu gemici başlıklı yüz kadar tayfa kol kola saf saf dizilmiş şarkı söyleyip dans etmektedirler. İki yandaki iskelelerde kollarında yiyecek ve içki sepetleriyle mahalli kılıklı kızlar durmakta, denizcileri seyretmektedirler. Ellerinde şişelerle kafaları dumanlı gençler şarkılarına devam ederler; «Dümenci, işte geldik, nöbeti bırak artık… Yelkenleri bağla, demiri at! Fırtınanın korkusuna rağmen bugün neşelenmek istiyoruz. Karada hepimizi kızlar, güzel tütün ve iyi şarap bekliyor» (Steuermann! Lass die Wacht!). Bütün şarkılara, danslara rağmen Hollandalının gemisinde tam bir sessizlik hüküm sürmekte, hiçbir hareket görülmemektedir. Kızlar bu garip tekneye seslenerek gemicilerini kendileriyle eğlenmeye çağırırlarsa da cevap alamazlar. Bu çağrıya Norveçli tayfalar da katılırlar, yine hiçbir cevap çıkmaz. Biraz sonra derinden bir koro duyulur, kızlar ve Norveçli gemiciler dehşetle kenara çekilirler. İskelete benzer kılıklarıyla Hollandalı tayfalar saf saf inmektedirler. Söylediklerine göre bir yedi yıl daha geçmiş, sevgili kaptanlarının cezası tükenmemiştir. Sadık bir eş bulsa lanetleri sona erecek, ebedi sükûna kavuşacaklardır. Şarkıları şeytana meydan okuyan bir kahkahayla biter. Birden her şey susmuş, herkes ortalıktan kaybolmuştur. Bu sırada sahneye koşarak Senta girer, kızı nişanlısı Erik izlemektedir. Delikanlı onu durdurarak aşkına ihanet etmemesini, eski mutlu günleri hatırlamasını ister (Willst jenes Tag’s). Bu sırada Hollandalı gözükmüş, Erik’in sözlerini duymuştur. Demek, Senta sadık bir kız değildir. İşte, nişanlısına ihanet etmiş, ondan ayrılmak istemiştir. her şeyin sona erdiğini bildirir, düdüğünü çalarak gemisine hareket işaretini verir. Hareketli bir Trio başlar (Fort auf das Meer). Senta Hollandalıya durumu anlatarak kendisine sadık olduğunu söylemekte, Hollandalı bir yedi yıl daha denizlerde dolaşacağına yanmakta, Erik, nişanlısının Hollandalıdan vazgeçmesini istemektedir. Kız acısından deliye dönmüştür. Avcı yardım için köye seslenir. Daland, Mary ve köylüler koşarak gelirler. Hollandalı kendisini tanıtır. Herkes dehşet dolu bakışlarıyla gemisine biner ve yavaş yavaş ayrılır. Senta bir an kendisini Erik, Daland ve Mary’nin kollarından kurtararak kıyıya gelir, «Seni savunan meleğin duasına armağan olarak işte ölünceye kadar sana sadığım!» diye bağırarak kendisini dalgalara atar (Hier steh’ ich treu dir bis zum Tod!). Aynı anda kırmızı yelkenlerin, koca direklerin paramparça olduğu, geminin sulara gömüldüğü görülür. Orkestradan «ebedi kurtuluş» motifi yükselirken perde iner.

Teknik;

Giriş;

1. Overture … 11:06

Sahne 1;

2. Hojoje! Hallojo! Ho! ... Kein Zweifel! Sieben Meilen … 4:47

3. "Mit Gewitter und Sturm aus fernem Meer" … 5:36

4. Die Frist ist um...Wie oft in Meeres...Dich frage ich … 11:53

5. "He! Holla! Steuermann" … 3:48

6. "Durch Sturm und bösen Wind verschlagen" … 4:32

7. Wie? Hört' ich recht?... Südwind! Südwind! … 9:15

8. "Mit Gewitter und Sturm aus fernem Meer" … 2:28

Sahne 2;

1. 4. Szene, Lied und Ballade. "Summ und Brumm, du gutes Rädchen" … 3:52

2. "Du böses Kind, wenn du nicht spinnst" … 5:02

3. "Johohoe! Traft ihr das Schiff im Meere an" … 6:13

4. "Ach, wo weilt sie" … 1:26

5. "Senta! Willst du mich verderben?" … 1:57

6. Bleib, Senta! ... Auf hohem Felsen … 12:43

7. "Mein Kind, du siehst mich auf der Schwelle" … 1:46

8. "Mögst du, mein Kind, den fremden Mann willkommen heißen … 6:23

9. Wie aus der Ferne...Wirst du des Vaters...Ein heil'ger … 14:28

10. "Verzeiht! Mein Volk hält draußen sich nicht mehr" … 1:55

Sahne 3;

1. Entr'acte …0:52

2. "Steuermann, laß die Wacht!"… 10:32

3. "Johohoe! Johohoe! Hoe! Hoe!" ... 3:55

4. "Was mußt ich hören"... 2:34

5. "Willst jenen Tag du nicht dich mehr entsinnen" (Kavatine) … 3:24

6. Verloren! Ach, verloren! … 2:30

7. "Erfahre das Geschick" - "Du kennst mich nicht, du ahnst nicht wer ich bin!"… 2:37

8. Du kennst mich nicht, du ahnest nicht … 3:13



|

0 yorum:

Yorum Gönder

Telif Hakkı

Creative Commons License
Elektronik Musiki by is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 3.0 Unported License.
Based on a work at elektronikmusiki.blogspot.com.
Permissions beyond the scope of this license may be available at http://elektronikmusiki.blogspot.com/.